blog image
PERİFERİK ARTER HASTALIKLARI

Periferik Arter Hastalığı Nedir ?

Kalp ve beyin dışındaki damarlar periferik damarlar olarak adlandırılmakla birlikte, günümüzde periferik arter hastalığı genellikle bacak damarlarının damar sertliği sonucu oluşan tıkayıcı hastalığını ifade etmek için kullanılan bir terimdir.

Neden Olur ve Risk Faktörü nelerdir ?

Periferik damar hastalığını meydana getiren risk faktörleri damar sertliğini ve kalp damar hastalıklarını meydana getiren faktörler ile aynıdır. Şeker hastalığı, sigara kullanımı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, kronik böbrek yetersizliği ve obezite periferik damar hastalığını meydana getiren risk faktörlerindendir. Ayrıca ailede damar sertliğine bağlı hastalık öyküsü de periferik damar hastalığı gelişmesine yol açan risk faktörleri arasındadır.

Bu risk faktörlerinin arasında en önemlileri ise şüphesiz şeker hastalığı ve sigara kullanımıdır. Şeker hastalarında inme 5 kat, kalp damar hastalığı 2-4 kat ve damar hastalığı ise 5 kat daha fazla görülmektedir. Özellikle sigara içen şeker hastalarında hem boyun damarları (karotis arter hastalığı), hem kalp damar hastalıkları hem de periferik arter hastalıkları eş zamanlı yaygın tutulum şeklinde gelişebilir.

Bazen damarların iltihabi hastalıkları (vaskülit), romatizmal hastalıklar, bağışıklık sistemini tutan hastalıklar, damar içi pıhtılaşma ve doğuştan eğilim yaratan hastalıklar sonucunda da damar hastalıkları gelişebilir.

Günümüzde, sigara bağımlılarının yakalandığı, “Buerger Hastalığı” giderek artmaktadır. Normalde erkeklerde sık görülen buerger hastalığı son zamanlarda kadınlarda da önemli derecede görülmeye başlanmıştır. Tedavi edilmediği takdirde kangrene sebep olarak uzuv kesilmesine (amputasyon), devamında ise hayati tehlikeye neden olmaktadır.

Şikayet ve Bulgular Nelerdir?

Periferik arter hastalıkları, hastaların yaklaşık yarısında belirti vermeden ilerleyebilir. Bu nedenle pek çok bilimsel makalede kendisinden 'sessiz katil' olarak bahsedilir. Özellikle şeker hastalarında sinir tutulumuna bağlı his kaybı da yaşandığından ağrı çok ileri evrelere kadar görülmeyebilir.

En sık görülen belirtisi ise yürüme ile birlikte meydana gelen bacak ağrısıdır. Bacak damarlarındaki tıkanıklığa bağlı kan akımı yeterince sağlanamadığından yürüme sırasındaki artan oksijen ve besin ihtiyacı karşılanamaz ve hastalarda ağrı meydana getirir. Ağrı nedeni ile kişi durup dinlenmek zorunda kalır. O nedenle vitrin hastalığı diye de tarif edilen periferik arter hastalıklarında, hastalık ilerledikçe bacaklarda ve ayaklarda soğukluk ve uyuşukluk, baldır kaslarının çapının ve kuvvetinin giderek azalması, sıcak havalarda bile devam eden üşüme hissi, ayaklarda renk değişikliği gerçekleşmesi (ileri evrelerde morarma ve kangrene yakın siyah renkli çürüme görüntüsü), ayak sırtındaki tüylerin dökülmeye başlaması ve ayak tırnaklarının kalınlaşması gibi belirtiler de ortaya çıkar. Hastalığın çok ciddiye gittiği durumlarda ayakta açık yaraların oluşması ve parmak uçlarından başlayan kangren görülmesi gibi durumlar da damar tıkanıklığı yüzünden oluşmuş durumlardır. Kangren oturduktan sonra ise ayak parmaklarından diz altına doğru kesilmeye giden bir süreç başlar.

Özellikle şeker hastalarında iyileşmeyen diyabetik ayak lezyonlarında bacak damarları mutlaka kontrol edilmelidir. Tıkalı damarların açılması ile yara iyileşmesi hızlanır ve hasta ampütasyondan kurtulabilir. Uzuvların kesilmesi planlanmış olsa bile hem operasyon sonrası yara iyileşmesi, hem de tekrarlayan ampütasyonlardan korunmak için tıkalı bacak damarlarının açılması büyük önem arz eder.

Tanı Nasıl Koyulur ?

Her ne kadar sessiz katil olarak adından bahsedilse de tanı koymak oldukça kolaydır. Öncelikle tecrübeli bir hekimin basit muayenesi ve hastanın şikayetleri ile tanıyı düşünmesi yeterlidir. Hastanın risk faktörleri ve şikayetleri sonrası bacak ve ayak damarlarının nabzı kontrol edilir. Nabız zayıflığı veya olmaması akla periferik arter hastalıklarını getirir. Özellikle şeker hastalarında hiç şikayet olmasa bile rutin kontrollerde periferik nabızlar değerlendirilmelidir. Muayenede sorun saptanan hastalara ise ultrason yöntemi, Tomografi veya MR ile anjiograf, ya da klasik anjiografi ile tanı kesileştirilebilir. Seçilecek tanı yöntemi hastaya göre belirlenir.

Nasıl Tedavi Edilir ?

Tedavinin en önemli basamağı sigaranın kesilmesidir. Sigara bırakılmadığında takdirde diğer bütün tedaviler başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Sigarayı bırakanlarda hastalığın ilerleyisi yavaşlar, amputasyon (bacağın kesilmesi) oranı belirgin oranda düşer. Ancak sigaranın devamı ile birlikte yaraların iyileşmesi istenilen ölçüde gerçekleşmez ve sonuçta çok sayıda uzvun kesilmesi gerekebilir. Tedavide öncelikle hasta uyumu sağlanmalı ve risk faktörleri ortadan kaldırımalıdır. Hastanın şeker ve tansiyon kontrolü sağlanmalı, hastaya yürüme programı yapılmalıdır. Gerekli şartlar sağlandıktan sonra ilaç tedavisi veya mekanik olarak tıkalı bacak damarlarının açılması yöntemi ile tedaviye geçilir. Eğer yapılabiliyorsa mekanik olarak damarların açılması, tekrar istenilen akımın kazanılması önceliklidir. Bu işlem cerrahi veya balon ve stent işlemi ile gerçekleştirilebilir. Bazı hastalarda eş zamanlı ilaç tedavisi uygulanmakla birlikte, damarın açılma şansı olmayan hastalarda da öncelikle ilaç tedavisi verilir.  

Periferik Anjiyoplasti (Damarın Genişletilmesi) İşlemi Nedir, Nasıl Yapılır ?

Periferik anjiyoplasti tüm periferik arterlere (beyin damarları, kol ve bacak damarları, aort damarı, aort damarından ayrılan ana damarlar, akciğere giden damarlar ve böbrek damarları) yapılabilir. Daralmış veya tıkanmış olan periferik damarlar pek çok yöntemle açılabilir ancak en sık kullanılan yöntem balon ve stentlerdir. Artık pek çok damar lezyonu, tecrübeli ellerde cerrahi işleme gerek olmaksızın açılabilmektedir. Günümüzde önerilen ilaçlı balonlar ile damarların açılması şeklindedir. Stentlerin ise daha az olmakla birlikte, balon sonrası elde edilen başarıya göre kullanılması gerekebilir. Bu işlemler için genellikle kasık bölgesi kullanılmakla birlikte, hastalığın olduğu bölgeye göre koldan yapılan anjiografiler ile de açılabilmektedir. İşlem sırasında damara girilen bölgenin uyuşturulması yeterlidir, anestezi gerektirmez. Hasta ile konuşarak iletişim halinde işlem gerçekleştirilir, ortama 1-2 saat civarında sürmekle birlikte, 3-4 saati bulan işlemler de olabilir.

Komplikasyon dediğimiz bazı istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Ancak bu işlemlerde komplikasyon riski oldukça düşüktür ve çoğu kez hayati önem taşımaz.

İşlem Sonrası Takip Nasıl Olmaktadır ?

Hastaların kullanması gereken ilaç tedavilerini aksatmadan devam etmeleri, yürüyüş programını aksatmadan devam etmesi çok önemlidir. Düzenli takiplerde bacak ağrısını tekrarı ve nabızların tekrar zayıflaması uyarıcıdır, takiplerinde poliklinik muayenesi genellikle yeterlidir.  Periferik arter hastalığı bulunan hastaların % 40-50 ’sinde koroner arter hastalığı % 15 'inde karotis arter hastalığı mevcuttur. Bu nedenle bacak atardamar hastalarının beyin ve koroner arter hastalığı sıklıkla eşlik ettiğinden bu hastalarda kalp krizi ve felç riski normal populasyona göre daha fazladır. Periferik arter hastalığı tanısı konulduğunda hastalar kalp ve beyin damar hastalığı yönünden de araştırılmalıdır.